22 03 2021
Türkiye, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Gürcistan ve Çin olmak üzere 5 ülkede hızlı servis restoran operasyonu yürüten TFI TAB Gıda Yatırımları’nın CMO’su Sinan Ünal’a bu dönemde neler yaptıklarını ve gelecekle ilgili tahminlerini sordum. Yorumlarını ayrıntılı bir biçimde paylaşıyoruz.
TFI TAB Gıda Yatırımları’nın Türkiye’de 1200, Çin’de 1300 olmak üzere dünya çapında 2 bin 500’den fazla restoranı var. Kuruluş 55 binden fazla çalışana istihdam sağlıyor. Türkiye’de Burger King, Sbarro, Popeyes ve Arby’s gibi dört global, Usta Dönerci ve Usta Pideci ile iki ulusal olmak üzere toplam altı markanın sahibi.
TFI TAB Gıda Türkiye’nin yanı sıra Çin’de 200’e yakın şehirde Burger King®️ markasının operasyonunu yürütüyor. Burger King®️’den sonra Popeyes®️’ın Çin operasyonunu da üstlenen, TFI TAB Gıda Yatırımları, Çin’e uzun vadeli bir yatırım olarak bakıyor.
Pandemi döneminde çalışanlarınız için neler yaptınız?
Sinan Ünal:
“TAB Gıda olarak çalışanlar bizim en değerli varlığımız. İşimizin sürdürülebilirliği onların sayesinde mümkün olabilir. Bu süreçte sadece bizim için değil her şirket için en kritik konu istihdamı korumaktı. Çünkü bu salgın geniş toplum kesimlerini sosyo-ekonomik olarak etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor. Biz, sektöre insan kaynağı yetiştiren bir şirketiz. O yüzden böyle bir süreçte insan kaynağımıza sahip çıkmak ve onların sağlıklı olması bizim için çok önemliydi. Düzenli eğitimlerle çalışanlarımızı COVID-19 konusunda bilinçlendirdik. Ateş ölçümü, maske ve eldiven kullanımı, yakın teması ortadan kaldıran uygulamalarımızla onların sağlığını bu süreçte en iyi şekilde korumak için ne gerekiyorsa yaptık. Kontrollü sosyal yaşama geçişle birlikte çalışanlarımızın sağlığını korumak için aldığımız tedbirleri tavizsiz uygulamaya devam edeceğiz. Çalışanlarımız ve kuryelerimizde maske ve eldiven zorunluluğu, düzenli ateş ölçümü uygulamalarımız da aynen devam edecek. Yeni döneme yönelik uygulamalar konusunda kendilerini düzenli eğitimler vererek farkındalıklarını artıracağız. “
Müşterileriniz için ne yaptınız?
“Bizim müşteri deneyimine yönelik çok ciddi bir tecrübemiz vardı. Bu sebeple bu süreçte de müşteri deneyimine odaklandık. Biz de bu konudaki çıtayı daha da yukarı taşıdık. Üretim, hazırlanma ve servis edilme dahil tüm aşamaları bütünlük içerisinde güvenliği sağlayacak şekilde yeniden düzenledik. Birçok yenilikçi uygulamayı hayata geçirdik. Tıkla Gelsin, Yemeksepeti, mobil ve online sipariş platformları ve gel-al uygulamamız, siparişle birlikte verdiğimiz ateş ölçüm kartlarımızla, sosyal mesafe kuralına uygun olarak müşterilerimize ürünlerimizi eriştirmeye devam ettik. Yine bu dönemde dijital uygulamamız Tıkla Gelsin ile birlikte “Siparişimi Kapıya As’’, “Temassız Teslimat” ve “Güvenli Paket’’ ile çalışanlarımız ve kuryelerimizde maske ve eldiven zorunluluğu gibi uygulamalarımızı başlattık. Temel amacımız, ürünlerimizin restoranlarımızdan müşterilerimize kadar tamamen kapalı ve güvenli bir şekilde teslimatını sağlamak oldu. Paket servisin payı pandemi döneminde yüzde 60 artış gösterdi.”
AVM’ler ve restoranlar açılınca bizleri neler bekliyor?
“Kontrollü sosyal yaşama geçişle birlikte Sağlık Bakanlığımız yayınladığı genelge ile her sektör için neler yapılması gerektiğini çok açık bir şekilde ortaya koydu. Önemli olan bu sürecin en sağlıklı şekilde atlatılması. Normalleşme, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kademeli olarak gerçekleşecek. Mesela artık Çin’deki restoranlarımızın neredeyse tamamı açık. Ülkemizde de iş yerleri ve AVM’ler 1 Haziran itibariyle açıldı. Aralıklı masalar, maske, ateş ölçümü dahil birçok tedbirler uygulanmaya başlıyor. Biz de bu doğrultuda yavaş yavaş restoranlarımızda masada müşteri kabul etmeye başladık. Sağlık Bakanlığı genelgesine uygun olarak, bilgilendirme ve uyarı işaretleri, dezenfektasyon noktaları, aralıklı masa düzeni, maske kullanımı başta olmak tüm tedbirlerimizi alıyoruz. Çalışanlarımız ve kuryelerimizde maske ve eldiven zorunluluğu, düzenli ateş ölçümü uygulamalarımız da aynen devam ediyor. Biz o yüzden yeni normalde en az temasla işlerin yürütüleceğini düşünüyor ve tüm hazırlıklarımızı ona göre yapıyoruz. Ürün tedarikinden sipariş teslimatına kadarki süreci, müşterilerimizle tüm kanallarımızdan paylaşmayı sürdüreceğiz.”
Bu dönemde toplum için ne yaptınız?
“Bu süreçte işlerimizin dışında topluma destek olmak için de elimizden geleni yaptık. Salgının ilk başladığı yer olan Çin’de STK’lara ve sağlık çalışanlarına yönelik birçok destekte bulunduk. Desteklerimiz nedeniyle yetkili mercilerden birçok teşekkür yazısı aldık. Ülkemizde de ilk yaptığımız şey bizim için gecesini gündüzüne katan sağlık çalışanlarına gitmek oldu. Sadece kendi desteklerimizle kalsın istemedik, sosyal medya üzerinden sektörümüze, “#saglıkcalısanlarıicinyanyanayız” diyerek bir çağrıda bulunduk. Çağrımız sektör temsilcilerinde büyük bir yankı uyandırdı ve karşılık buldu.
Desteklerimizi tek bir çatıda topladık ve daha da büyüttük. Bu süreçte birlik ve beraberlik ruhunu yansıtan güzel bir işe imza atmış olmamız, sektörümüz adına oldukça mutluluk verici bir gelişme oldu. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Karabük, Isparta olmak üzere toplamda 17 hastane ve 3000 sağlık çalışanına ulaştık. Sadece Türkiye ile sınırlı kalmadık. Bu desteğe yurt dışı operasyonlarımızdan Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’ndeki Burger King ve Usta Dönerci restoranlarımızı da dahil ettik. Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nde toplamda 3300 sağlık çalışanına ulaştık.”
İşlerinizin sürdürülebilirliği için ne yaptınız?
“Biz TAB Gıda olarak, çeyrek asırdır hızlı servis restoran işletmeciliği yapıyoruz. Hijyen ve gıda güvenliği TAB Gıda için her zaman en öncelikli konu olmuştur. O yüzden bu süreçte bu konuda yaptığımız yatırımların çok faydasını gördük. Tamamı kendi kontrolümüzde olan bir tedarik zincirimiz var. Ekmek, patates, et dahil birçok ürünü kendi fabrikalarımızdan sağlıyoruz. Sebze ve dağıtımı da içeren tüm bu tedarik operasyonunu TAB Gıda ekosistemi içerisinde çözümlüyoruz. Ürünlerimizin üretim, hazırlanma ve servis edilme aşamalarının tamamı kendi gözetimimiz altında. Bu süreçte çok daha önemli hale gelen soğuk zincir yönetimi ve tedarik konusunda, sektörün genelinden farklı olarak ciddi avantajımız olduğunu söyleyebilirim. Gıda Güvenliği Derneği’nin ilk üyelerinden biri olarak halihazırda oldukça kuvvetli bir hijyen ve sağlık prosedürümüz vardı. Hatta oluşturduğumuz “Ne Yediğini Bil” dijital platformuyla, ürünlerimizin üretimden tüketime kadar her aşamasını online olarak paylaşıyoruz. Bu süreçte tüm bunları daha da kuvvetlendirip sıfır tavizle uyguladığımız bir döneme girdik. Özetle, biz işimizin odağına müşterilerimizin ve çalışanlarımızın sağlığını, bir başka ifadeyle insanı koyuyoruz.”
Önümüzdeki 6 ayda ne yapmayı planlıyorsunuz?
“Aslında bu dönem, çevik ve yenilikçi olanların ayakta kaldığı bir dönemdi. Tüketici dinamikleri anlık olarak değişti. Bunu yönetenler yeni döneme daha güçlü girdi. Biz bu dönem için var olan çabalarımızın hepsini “EvdeK®al” isimli bir platformun etrafında topladık. Bu platform aslında Burger King logosunu çatı altına almaktan daha da fazlasını içeren büyük bir projeydi. Hatta Coca-Cola, Algida, Yemeksepeti, Fiyuu gibi iş ortaklarımızı da işin içine dahil ederek yepyeni bir aksiyon planı dahilinde hizmet vermeye başladık. Süreç içerisinden birkaç örnek verirsem çok daha iyi anlaşılabilir.
Örneğin, eskiden hafta sonları bizim en fazla sipariş aldığımız dönemdi. Fakat korona sürecinde hafta içlerinde daha fazla sipariş almaya başladık. Yine büyük şehirler için çarpıcı bir değişim örneği de öğrenciler tarafında yaşandı. Bu dönemde öğrencilerin önemli bir kısmı ailelerinin yanına döndüğü için siparişlerde farklılaşmalar oldu. Bu doğrultuda, farklı kitlelere hitap eden, farklı menüleri bu çatının altına topladık. Burada üç-dört kişilik bir aileye de odaklandığımız da oldu, tek başına yaşayan beyaz yakalılara da, ailesinin evine dönmüş ama oyun oynayarak gününü geçiren gamer arkadaşlarımıza da... Tüketici tarafındaki bu değişimi dinamik bir şekilde yönettik.”
Kontrollü sosyal yaşamın uzun süre devam edeceği düşündüğümüzde önümüzde altı ayda da bunlar gibi birçok yeni tüketici dinamiğini iyi okumak ve hızla yenilikçi çözümler üretmek gerekecek. O yüzden bu taleplere uygun menüler geliştirmeye devam edeceğiz. Bu süreçte, her sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de dijitalleşme daha da önem kazandı ve deneyimlerimizi daha da zenginleştirdi. Toplumun önemli bir kesiminin internetten alışveriş yapmaya yönelik bir ön yargısı vardı. Bu dönemde bunun nispeten kırıldığını görüyoruz. Bu eğilimin önümüzdeki aylarda da devam edeceğini düşünüyoruz. İnsanlar mağazalara ya da AVM’lere girip ürünleri incelese de eğer avantajlı olduğunu görüyorsa alışverişini online ve mobil olarak yapmayı tercih edecek. Bizim de tüm olumsuz koşullara rağmen bu dönemde online ciromuz sabit kalabildi. Son iki ayda aldığımız mobil ödemelerde aylık ortalamaya göre yüzde 10’a yakın bir artış oldu. Bu sebeple önümüzdeki aylarda dijital uygulamalarımızı ve mobil ödeme seçeneklerimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Tüketici geri bildirimlerine göre mevcut uygulamalarımızı geliştirirken dinamik şekilde değişen ihtiyaçlara göre yeni uygulamaları da devreye alacağız.